III. Antik Tarih Uygarlıklar
Antik tarih, insanlık medeniyetinin başlangıcından MS 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar dünyanın tarihini kapsayan geniş ve kompleks bir emek harcama alanıdır. Bu zamanda, her biri kendine has kültür ve tarihe haiz bir takım büyük uygarlık ortaya çıktı ve gelişti.
En mühim antik medeniyetlerden bazıları şunlardır:
- Mezopotamya’daki Sümer medeniyeti (MÖ 3500-23 civarı)
- Nil Vadisi’ndeki Mısır medeniyeti (M.Ö. 3100 civarı)
- Cenup Asya’daki İndus Vadisi medeniyeti (M.Ö. 3300-1300)
- Şark Asya’daki Çin medeniyeti (M.Ö. 1600-221 civarı)
- Girit’teki Minos medeniyeti (MÖ 2700-14 civarı)
- Yunanistan’daki Miken medeniyeti (M.Ö. 1600-1)
- Levant’taki Fenike medeniyeti (M.Ö. 1550-300 civarı)
- Pers İmparatorluğu (M.Ö. 550-3 civarı)
- Yunan kent devletleri (M.Ö. 800-323 civarı)
- Roma Cumhuriyeti ve İmparatorluğu (ortalama MS 509-476)
Bu medeniyetlerin tamamı kompleks ve gelişmiş olup, sanat, mimari, edebiyat, bilim ve teknoloji şeklinde birçok alanda insanlık evveliyatına mühim katkılarda bulunmuşlardır.
IV. Antik Tarih Dinler
Antik tarih, Yunanlıların ve Romalıların politeist dinlerinden Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam’ın monoteist dinlerine kadar büyüleyici dinlerle doludur. Bu dinler, antik dünyanın kültürlerini ve toplumlarını şekillendirmede mühim bir rol oynamıştır ve inançları ve uygulamaları bugün de dünyayı etkilemeye devam etmektedir.
En mühim antik dinlerden bazıları şunlardır:
- Yunan dini
- Roma dini
- Mısır dini
- Mezopotamya dini
- Hinduizm
- Budizm
- Yahudilik
- Hıristiyanlık
- İslâm
Bu dinlerin her birinin kendine has inançları ve uygulamaları vardır, sadece hepsinin ortak bir amacı vardır: İnsanların tanrısal olanla irtibat kurmasına ve hayatta anlam bulmasına destek olmak.
Antik dinler, hem inançları ve uygulamaları aynı zamanda sanat, mimari ve edebiyat üstündeki tesirleri açısından dünya üstünde derin bir etkiye haiz olmuştur. Bugün dünyanın dört bir tarafındaki insanoğlu için bir esin ve öğrenme deposu olmaya devam ediyorlar.
V. Antik Tarih Teknolojisi
Antik tarih teknolojisi, insan uygarlığının başlangıcından Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar araçların, makinelerin ve öteki teknolojilerin gelişimini kapsar. Bu zamanda ziraat, metalurji, makale ve tekerlek dahil olmak suretiyle oldukca muhtelif teknolojiler geliştirildi.
Antik tarih teknolojisindeki en mühim gelişmelerden biri tarımın icadıydı. Ziraat, insanların tek bir yere yerleşip medeniyetler kurmaya başlamasını sağlamış oldu. Ek olarak sulama ve ürün rotasyonu şeklinde yeni teknolojilerin geliştirilmesine de yol açtı.
Antik tarih teknolojisindeki bir öteki mühim büyüme metalurjinin icadıydı. Metalurji, insanların taştan yahut ahşaptan yapılanlardan daha kuvvetli ve daha dayanıklı aletler ve silahlar yaratmasına imkan sağlamış oldu. Ek olarak bronz ve demir işçiliği şeklinde yeni teknolojilerin geliştirilmesine de yol açtı.
Makalenin icadı, antik tarih teknolojisinde bir öteki mühim gelişmeydi. Makale, insanların uzun mesafelerde birbirleriyle haberleşme kurmasını ve düşüncelerini ve fikirlerini kaydetmesini sağlamış oldu. Ek olarak kütüphaneler ve arşivler şeklinde yeni teknolojilerin geliştirilmesine de yol açtı.
Tekerlek, antik tarih teknolojisinde bir öteki mühim buluş oldu. Tekerlek, insanların malları ve insanları daha basit taşımasını sağlamış oldu. Ek olarak, otomobiller ve at otomobilleri şeklinde yeni teknolojilerin geliştirilmesine de yol açtı.
Bunlar antik tarih süresince geliştirilen birçok teknolojiden yalnız birkaçıdır. Bu teknolojiler insan medeniyetinin gelişimi üstünde derin bir etkiye sahipti ve bugün dünyamızı şekillendirmeye devam ediyor.
VI. Antik Tarih, Sanat ve Mimarlık
Antik yüzyıl sanatı ve mimarisi, oldukca muhtelif kültürleri ve vakit dilimlerini kapsayan geniş ve kompleks bir mevzudur. Antik sanat ve mimarinin en meşhur örneklerinden bazıları Giza piramitleri, Çin Seddi, Tac Mahal ve Atina Akropolisi’dir.
Antik sanat ve mimari iki ana kategoriye ayrılabilir: anıtsal ve anıtsal olmayan. Anıtsal sanat ve mimari büyük ölçeklidir ve oldukca sayıda insan tarafınca görülmek suretiyle tasarlanmıştır, anıtsal olmayan sanat ve mimari ise daha minik ölçeklidir ve daha samimi bir seyirci kitlesine yöneliktir.
Anıtsal sanat ve mimari, tapınaklar, saraylar ve mezarlar şeklinde şeyleri ihtiva eder. Bu yapılar çoğu zaman onları görevlendiren yöneticileri yüceltmek için inşa edilirdi ve çoğu zaman detaylı süslemeler ve heykeller içerirlerdi. Anıtsal olmayan sanat ve mimari, çanak çömlek, mücevher ve ev eşyaları şeklinde şeyleri ihtiva eder. Bu nesneler çoğu zaman günlük yaşamda kullanılırdı ve çoğu zaman onları icra eden insanların inançlarını ve değerlerini yansıtırlardı.
Antik sanat ve mimari, onları üreten kültürler ile alakalı bizlere oldukca şey anlatabilir. Sanat ve mimari stilleri, bu kültürlerin toplumsal ve politik yapıları ile alakalı bizlere data verebilir ve sanatta tasvir edilen temalar, onu yaratan insanların inançları ve değerleri ile alakalı bizlere data verebilir.
Antik sanat ve mimari, geçmişe oluşturulan büyüleyici bir penceredir ve onu üreten kültürleri daha iyi anlamamıza destek olabilir.
VII. Antik Tarih Kültür ve Gelenekler
Antik dünyanın kültürleri ve gelenekleri muhtelif ve farklıydı ve bölgede yaşayan değişik halkları ve kültürleri yansıtıyordu. En dikkat cazibeli antik kültürlerden bazıları Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Çinliler, Hintliler ve Perslerdir. Bu kültürlerin her birinin kendine has inançları, değerleri ve gelenekleri vardı.
Antik kültürler ile alakalı en çarpıcı şeylerden biri doğaya olan saygılarıdır. Sözgelişi Mısırlılar, tanrıların tabiat ananın her alanında mevcut olduğuna inanıyorlardı ve tapınaklarını ve şehirlerini naturel çevreyle ahenk içerisinde inşa ediyorlardı. Yunanlılar da doğaya karşı derin bir hürmet duyuyorlardı ve tanrılarını çoğunlukla hayvan yahut nebat biçiminde tasvir ediyorlardı.
Antik kültürler ek olarak varlıklı bir sanat ve müzik geleneğine sahipti. Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar tarihin en güzel ve kalıcı sanat eserlerinden kimilerini ürettiler. Heykelleri, resimleri ve mimarileri bugün hala hayranlık uyandırıyor. Antik kültürler ek olarak canlı bir müzik geleneğine sahipti ve arp, lir ve flüt şeklinde muhtelif enstrümanlar geliştirdiler.
Sanatla alakalı ve müzikal başarılarının yanı sıra, antik kültürler bilim ve teknolojiye de mühim katkılarda bulunmuş oldu. Mısırlılar kompleks bir matematik sistemi geliştirdiler ve ondalık sistemi ilk kullananlar onlardı. Yunanlılar astronomi, geometri ve fizikte mühim ilerlemeler kaydettiler. Romalılar su kemerleri, yollar ve köprüler geliştirdiler ve betonu ilk kullananlar onlardı.
Antik dünyanın kültürleri çağıl dünya üstünde derin bir tesir yaratmıştır. Sanatları, müzikleri, bilimleri ve teknolojileri kendi kültürümüzü etkilemiştir. Antik dünyadan hala oldukca şey öğrenebiliriz ve mirasları bugün de bizlere esin vermeye devam ediyor.
Antik Tarih Savaşları
Antik dünyada cenk kompleks ve oldukca yönlü bir olguydu. Savaşan tarafların teknolojik kabiliyetleri, çatışmanın politik ve ekonomik bağlamı ve dahil olan toplumların kültürel değerleri şeklinde muhtelif faktörler tarafınca şekillendiriliyordu.
Savaşın en erken kanıtı, insanların kalıcı yerleşimler ve ziraat toplumları yapmaya başladığı Neolitik döneme kadar uzanır. Bu toplumlar büyüdükçe ve daha kompleks hale geldikçe, savaşın doğası da büyüdü.
Bronz Çağı’nda cenk giderek daha organize ve kompleks hale geldi. Bronz silahların ve zırhların geliştirilmesi ordulara rakiplerine karşı mühim bir avantaj sağlamış oldu ve kent devletleri ile imparatorlukların yükselişi büyük ölçekli askeri güçlere gereksinim yarattı.
Demir Çağı, demir silahlar ve zırhlar daha yaygın hale geldikçe askeri teknolojide daha çok ilerlemeye şahit oldu. Bu, Pers İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu ve Çin Han Hanedanlığı da dahil olmak suretiyle antik dünyanın büyük güçleri içinde yoğun bir cenk dönemine yol açtı.
Antik dünyanın sonu, savaşları altüst eden ve yeni bir çatışma dönemine neden olan barut silahlarının yükselişine şahit oldu. Avrupa, Asya ve Orta Şark’nun barut imparatorlukları yüzyıllar süresince hakimiyet için savaştı ve savaşları çağıl dünyanın gelişimi üstünde derin bir tesir yarattı.
Antik dünyada cenk acımasız ve yıkıcı bir vakaydı, sadece bununla beraber dünya tarihini şekillendirmede yaşamsal bir rol oynadı. Hem iyi aynı zamanda fena yönde bir değişiklik gücüydü.
IX. Antik Tarih Mirası
Antik tarihin mirası geniş ve karmaşıktır. Antik dünyanın kültürel, politik ve teknolojik başarılarının yanı sıra toplumsal ve ekonomik yapılarını da kapsar. Antik tarih, çağıl camianın gelişimi üstünde derin bir etkiye haiz olmuştur ve tesiri bugün hala sanatımızda, edebiyatımızda, dinimizde ve hukukumuzda görülebilir.
Antik tarihin en mühim miraslarından bazıları şunlardır:
- Makalenin ve edebiyatın gelişimi
- Demokrasi ve cumhuriyetçiliğin yükselişi
- Bilim ve matematiğin gelişimi
- Hıristiyanlığın ve İslam’ın yükselişi
- Ziraat ve ticaretin gelişmesi
Bunlar antik tarihin birçok mirasından yalnız birkaçı. Çağıl camianın gelişimi üstündeki tesiri inkar edilemez ve tesiri önümüzdeki yüzyıllarda da hissedilmeye devam edecek.
S: Antik tarih ile çağıl tarih arasındaki ayrım nelerdir?
A: Antik tarih, makalenin başlangıcından MS 476’da Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar olan dünyayı inceler. Çağıl tarih, 15. yüzyıldan günümüze kadar olan dünyayı inceler.
S: En mühim antik medeniyetler hangileridir?
A: En mühim antik medeniyetler içinde Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar, Çinliler ve Hintliler yer alır.
S: En mühim antik teknolojiler nedir?
A: Antik son zamanların en mühim teknolojileri içinde tekerlek, saban, yazılı laf ve basımevi yer alır.
0 Yorum